İstanbul… Savaşların ve yıkımların şehriydi. Hep yaptı, her daim yıktı. Harap olup her seferinde yeniden kuruldu. Asırlardan beri var olan ve daha ne kadar varlığının devam edeceği bilinmeyen şehirde zaman değişse de değişmeyen, değişmeyecek pek çok şey vardı. Byzantion, Constantinopolis, Konstantiniyye, Çargrad… Ne denirse densin hayallerin, büyük umutların sembolüydü. Kurulduğundan beri hep umuttu ve umutları soldurmaktan da bir an bile geri durmadan yoluna devam etti. Yaşanacak en güzel şehir olsa da yaşatmamayı kendine görev edindi. Kendini de kendine gelenleri de kaybetti.